Çinko Eksikliğiniz Var mı?

Abone Ol

Çinko, sağlığımız için besinlerle alımı zorunlu olan ve giderek daha çok gündeme gelen bir elementtir. Çok gündeme gelmesinin sebepleri arasında başlıca; çocukların büyüme gelişmesinde, cilt ve saç sağlığında, iştahta, normal vücut işleyişi için enzimlerin çalışmasında, cinsel fonksiyonlarda, beyin fonksiyonlarında, genetik sağlıkta yeterli çinko alımının çok önemli rolü bulunuyor.
Çinko eksikliği durumunda; ağızda tekrarlayan ağrılı yaralar, deride ciddi ve yaygın yaralar, yara iyileşmesinde gecikme, saçlarda kırılganlık, tat alma duyusunda bozukluk, çocuklarda büyüme gelişme geriliği, beyin fonksiyonlarında zayıflık, ders başarısında etkilenme, saç dökülmesi ve kronik ishal gibi birçok ağır hastalık tablosu görülebilir. Bütün bu bulgular çinko ile düzelir.
Çinkonun başlıca alım yolu ilaçlar yerine doğal, sağlıklı ve dengeli beslenme olmalıdır. Hangi gıdalarda daha çok çinko olduğunu bilirseniz bu durumda hiçbir ilaç almadan, doğru beslenmeyle yeterli çinko almanız mümkün olabilir.
Yıllar önce yaptığımız ve birisi Kanada’da yayınlanan, diğeri de uluslararası bir kongrede sunulan iki bilimsel araştırmamızın sonuçlarına göre; Çinko içeriği yüksek olan başlıca hayvansal gıdalar arasında; et, süt, yoğurt, peynir, tavuk, yumurta, balık ve karaciğer sayılabilir. Bitkisel gıdalardan ise başlıca çinko içeriği yüksek olanlar; yeşil yapraklı sebzeler, bulgur, tam tahıllar, sarımsak, ıspanak, kabak çekirdeği, fasulye, fındık, fıstık gibi çerezler sayılabilir. Beyaz pirinç, beyaz ekmek, işlenmiş un gibi gıdaların tüketimi ise içeriklerindeki yüksek fitat miktarı sebebiyle çinko düşüklüğüne yol açabilir.
2019 yılında Uluslararası nitelikli bir yayınevi tarafından yayınlan; ‘Klinik Biyokimyada Kanıta Dayalı Yaklaşım’ kitabımda, bu konuda, özet olarak; ‘’Çinko eksikliğinin sonucunda çok önemli ve bazen de kalıcı etkili olabilen birçok hastalık oluşmaktadır. Çinko eksikliğinde, hekimler öncelikle hastaların beslenmesini doğru biçimde düzenlemelidir. Yeterli gelmezse çinko takviyesi yapmalıdırlar. Hastalar ise hekim tavsiyesi dışında, kontrolsüz çinko kullanımından kaçınmalıdırlar. Çinkonun fazlasının toksik etkili ve tehlikeli olabildiğini bilmelidirler.’’ Demiştim.
Çinko, biz biyokimyacılar açısından bir eser (iz) elementtir. Bunun anlamı vücutta çok az miktarda bulunması yeterli olan ama hayati fonksiyonları olan elementlerden birisidir. Ayrıca esansiyel bir element olarak kabul ederiz. Esansiyel ise düzenli ve yeterli olarak dışarıdan alınmadığı zaman direkt olarak insan vücudunda fonksiyon bozukluğuna yol açan element anlamına gelir.
Çinkonun ölçümü yakın zamana kadar diğer tahlillere göre nispeten zordu. Çünkü teknik açıdan özel bir cihaz olan ‘Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi Cihazı’ ile ölçülmesi gerekiyordu. Bu cihaz her laboratuvarda bulunmadığından rutin ölçümü çoğu zaman mümkün olmuyordu. Fakat günümüzde, bu metotla elde edilen sonuçlarla uyumlu olacak biçimde, laboratuvarlardaki rutin cihazlarda ölçümünü sağlayacak yeni bir metot geliştirildi. Bilimdeki bir gelişmenin bir sonucu olarak, artık her isteyen laboratuvar kolaylıkla çinko ölçebilir. Böylelikle eksiklik net olarak gösterilip tedavi yoluna gidilebilir. Sağlıkla kalın.