Çığ Gibi Büyüyen Mikroplastik Tehlikesi

Abone Ol

Son yüzyılda giderek artan plastik ürün tüketimi beraberinde çok büyük bir tehlikeyi getirmiştir. İnsanlar için bu tehlike önlenmesi çok güç hale dönüşen yüksek miktarda mikroplastik maruziyetidir. Plastik, çoğunluğu petrolden üretilen polimer yapılı malzemedir. Mikroplastik ise 5 mm’den daha küçük plastik partiküllerdir. Yüksek mikroplastik maruziyeti beraberinde sağlıkla ilgili ciddi endişeler getirmektedir.

Plastik kullanımı yeryüzünde giderek artmaktadır. 1950’lerde yıllık 1,7 milyon ton olan plastik tüketimi günümüzde yıllık 350 milyon tonu bulmuştur. Sadece okyanuslara yıllık 8 milyon ton civarında plastik karışmaktadır. Bu plastiklerin bir kısmı tekstil ve kozmetik sektörü için küçük boyutlarda üretilmektedir. Diğerleri ise büyük boyutlu üretilmesine rağmen doğada aşınarak ve parçalanarak küçük partiküllere dönüşmektedir. 2004 yılında Prof. Thompson’ın tanımlamasıyla literatüre giren mikroplastik kavramı; 5 mm ile 1 nm arasındaki küçük plastik parçacıkları ifade etmektedir. Okyanuslarda trilyonlarca mikroplastik varlığı tahmin edilmektedir. Pamuklu bir kumaş doğada bir iki ay içerisinde toprağa karışıp çözünürken, plastik bir ambalaj malzemesinin doğada çözünmesi asırları hatta belki 1000 yılı bulabilmektedir. İnsan nüfusunun sürekli arttığı, plastik benzeri doğal olmayan malzemelerin giderek daha çok kullanıldığı düşünüldüğünde yakın gelecekte çocuklarımıza nasıl bir dünya bırakacağımız büyük bir endişe kaynağı olmaktadır.

Son yıllarda yapılan güncel araştırmalarda; kutuplardaki taze karlarda, okyanuslarda, su kaynaklarında, gıdalarda ve nihayet insan kanında ve akciğerinde mikroplastik varlığı gösterilmiştir. Birçok gıda ürünü mikroplastik bulaşından etkilenmektedir. Deniz mahsulleri başta olmak üzere, su kaynakları, içme suları ve tahıllarda mikroplastik varlığı tespit edilmiştir. Burada mikroplastik varlığına sebep olarak; sulama ile hava yoluyla nakliye sırasında ve ambalajlarla bulaş söz konusu olabilir. Örneğin; 100 gram pirinçte 3,7 mg mikroplastik varlığı tanımlanmış ve bu pirinç yıkanınca mikroplastik miktarı 2,8 mg’a inmiştir. Paketli hazır konserve pirinçte 13,3 mg’a varan mikroplastik varlığı gösterilmiştir. Gıdaları en doğal haliyle almalı ve temiz bir su ile iyice yıkamadan yememeliyiz. Gıda ambalajı olarak plastik malzemeleri tercih etmemeliyiz. Yiyip içtiğimiz birçok gıdaya mikroplastiklerin karışma riski bulunmaktadır.

Bu durumlar beraberinde çok haklı bir endişeyi getirmektedir. Mikroplastikler sağlığa zararlı mıdır? Ayyıldız Kitaplarından yeni yayınlanacak olan; ’70 Adımda Sağlıklı Beslenme’ kitabımda bu konudaki bilimsel araştırmalarda yer alan endişeleri özetledim. Çok kısaca, mikroplastik maruziyetinin doza bağımlı olarak; ‘inflamasyon, nörodejenerasyon, bağışıklık bozukluğu ve kansere’ yol açabileceği endişeleri ifade ediliyor. Bunun anlamı tehditin çok güçlü olduğudur. Özellikle beyin ve sinir hücreleri üzerine muhtemel olumsuz etkilerin kalıcı olması, gelişim dönemindeyse bireyi ömür boyu etkilemesi oldukça büyük bir riski göstermektedir. Bugüne kadar mikroplastiklerin insan sağlığına olumsuz etkilerine dair çok güçlü deliller ortaya konulamamış fakat bu konuda henüz yeterince araştırma yapılmadığı unutulmamalıdır. Prof. Mark Taylor bu konuda; ‘Mikroplastiklerin sağlığa etkilerine dair delil olmaması zararsız olduğu anlamına gelmez’ diyor. Çünkü zararsız olduğuna dair de delil yok. Henüz yeterince araştırılmamış bir konudan bahsediyoruz. Yine bu konuda

çalışan önemli bir bilim insanı olan Prof. Musgrave; ‘Bir şeyi zehir yapan dozudur’ gerçeğine dikkat çekiyor. Bizler bilim insanları olarak üzerimize düşeni yapmakta kararlıyız. Kurucularından olduğum; Çevre Bilinci ve İklim Değişikliği Derneği’nden bazı bilim insanları ve bu konuda duyarlı temel tıp bilimciler ile birlikte bir dizi araştırma planlıyoruz. Mikroplastiklerin canlı sağlığı üzerinde muhtemel olumsuz bir etkisi var mı diye araştırıp cevabı bulana kadar durmayacağız. Bu soru işaretleri ortadan kalkana kadar temkinli davranmalıyız. Mikroplastik maruziyetini azaltmalıyız.

Mikroplastik maruziyetini azaltmak için; tek kullanımlık plastik tüm ürünlerden vazgeçmeliyiz. PET kaplarda asla sıcak içecek ve yiyecek tüketmemeliyiz. Ambalaj ve tekstil ürünü olarak plastik ve sentetik malzemeler yerine doğal ve kolay geri dönüşen ürünleri tercih etmeliyiz. Çözümsüz bir durumda değiliz. Bilinçli olarak çözüme ulaşmamız mümkündür. Tabak, bardak, fincan ve benzeri kaplarda; doğal ve geri dönüşebilen porselen, cam ve ahşap ürünleri tercih etmeliyiz. Tekstil ürünlerinde yine doğal olan pamuk, keten ve yünlü kumaşları tercih etmeliyiz. Motorlu araç lastiklerinin aşınması sonucunda, dünyadaki mikroplastiklerin % 28’inin oluştuğu tahmin edilmektedir. Bu sebeple motorlu kara taşıtları yerine deniz taşıtları ve raylı sistemi, toplu taşımayı daha çok tercih etmek dünyadaki mikroplastiklerin azalması için faydalı olacaktır. Pandeminin bize getirdiği olumsuz alışkanlıklardan olan tek kullanımlık plastik bardaklarla çay, kahve tüketiminden vazgeçelim.

Hassas gelişim döneminde olan bebeklerde ve çocuklarda mikroplastiklere daha çok dikkat etmeliyiz. Plastik oyuncaklardan uzak durmalıyız. Ahşap, bez ve benzeri doğal malzemeden üretilen oyuncakları tercih etmeliyiz. Plastik emzik, biberon, kap ve bardaklar yerine cam kapları tercih etmeliyiz. Plastik kaplarda sıcak yiyecek ve içecekleri bebeklerimize sunmamalıyız. Bebek yatağı ve benzeri ürünlerde plastik malzeme yerine ahşap veya metal olanları tercih etmeliyiz.

Atık miktarını sıfırlayacak ve yüzde yüz geri dönüşümü sağlayacak bir yaşam biçimini hedeflemeliyiz. Bu sayede mikroplastik maruziyetini azaltabilir ve muhtemel ciddi hastalıklardan korunabiliriz. Geri dönüşümü çok önemsemeliyiz. Bunun için doğal malzemelerden üretilmiş ambalaj malzemelerini, kumaşları, ev eşyalarını seçmeliyiz. Plastik poşetlerden, ev eşyalarından, kaplardan uzak durmalıyız. Gıda temizliğine ve yıkanmasına önem vermeliyiz. Sağlığımızı korumak için temiz bir çevrede yaşamalıyız. Ekosistemin dengesine saygı duymalı ve bu dengeyi bozmamak için çok dikkat etmeliyiz. Aksi takdirde korkutucu bir süreç bizi bekleyebilir. Sağlıkla kalın.