Demokrasi sözle olmaz, icraatla olur. Bu konuda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'de de demokrasiyi uygulayan bir liderdir. Bunların başında da kendi milletvekili adaylarını belirleme yöntemi konusunda uyguladığı sistem önemlidir. CHP Genel Merkezi'nde kendi partisinin milletvekili adaylarını belirleyip, seçmenin önüne göndermek yerine sandığı kendi parti üyesinin önüne koyuyor. Kendi üyesinin önüne sandığı koyuyor, 'Kendini yönetecek milletvekili adayını belirle' diyor. Her CHP'li milletvekili aday adayları da kendisini seçecek olan partili üyelerini ziyaret ediyor, kendisini tanıtıyor, projesi hakkında partilisini aydınlatıyor.
Hem bu konuda parti üyesi memnun kalıyor, hem de milletvekili aday adayları. Böylece bir parti üyesi de kendi hür iradesiyle kendisini yönetecek milletvekili aday adaylarından kendisine hizmet edebilecek ve kendisine yakın gördüğü isimleri seçiyor. Bu da önemli bir gelişmedir. Parti üyesi de Genel Merkezin kendisine verdiği önemle hem partisine dört kolla sarılıyor, hem de seçimlerde her parti üyesi sahaya inip, çalışma yapıyor. CHP'deki bu örnek AK Parti ve MHP'ye de de örnek olmalı. Bugün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara'da partisinin milletvekili adaylarını belirliyor, seçim bölgelerine gönderiyor. Eğer bir parti üyesi, sevmediği ismin listese olduğunu görünce de seçimde çalışmıyor, partisine küsüp gidiyor. AK Parti'de de böyle. AK Parti Genel Merkezi, Ankara'da milletvekili listesini hazırlıyor ve o isimleri Alanya'ya gönderiyor. Dün Vecdi Gönül, AK Parti'nin Antalya'daki adayıydı. Alanya'nın cadde ve sokağını bile bilmiyordu Vecdi Gönül. Karapınar'a bile çıkmamış, Demirtaş'taki seçmeni bile ziyaret etmiyordu, Vecdi Gönül. AK Parti'nin vitrin adayıydı. AK Parti'nin bir dönem Antalya adayıydı Mehmet Ali Şahin. Vecdi Gönül gibi tepeden inme bir isimdi Mehmet Ali Şahin. Seçmeni tanımıyor, verdiği sözü tutmak için çaba sarf etmiyordu.
Çünkü paraşütle inmişti Ankara'dan, Antalya'ya. Genel Merkezin belirlediği listenin başını çekiyorlar, seçimde koltuğu kapıp, Ankara'nın yolunu tutuyorlardı. Alanya'ya bir geliyorlar, üç beş ziyarette bulunuyor, siyasi arenada boy gösteriyorlar, milletvekili vizesini de alıp, Ankara'da koltuklarına bir oturuyorlar, bir daha Antalya'ya gelmiyorlardı.
Dün de tepeden inme adayları vardı AK Parti'nin bugünde. Alanya'ya 6 ayda bir kere gelen milletvekili istemiyor, seçmen. Telefonlarına bakmayan, kendi derdiyle dertleşmeyen, sorunlarına çözüm üretmeyenin paraşütle Alanya'ya gelmesi ve milletvekili olarak şehirde poz vermesini istemiyor Alanyalı seçmenler.
'Ben Alanya sevdalısıyım' deyip, sonra da Alanya'nın cadde ve sokağını unutup, Ankara'ya gidince de seçmene sırtını dönen milletvekillerine ihtiyacı yok bu şehirdeki insanların.
Ankara'dan paraşütle gönderilen milletvekilleri, bu şehirde doğmamışsa, bu şehirde büyümemişse, bu şehrin suyunu içmemiş, havasını teneffüs etmemişse her ne kadar da Alanya sevdalısı olsalarda bu şehre yürekleriyle hizmet edemezler.
Bunlar ister Alanya kökenli olsun, ister Manavgat, isterse Serik. Köken önemli değil, önemli olan kalbi ve yüreğiyle Alanyalı olmasıdır. Ankara'nın tepeden inme ithal milletvekilleri bugüne kadar Alanyalıya hizmet etmedi, Alanyalının derdine çözüm üretmedi, üretemezde.
Liderinden koltuğu garantileyen milletvekillerinin tabanla işi olmaz, tavanla işi olur. Sadece seçimden seçime sokağa inerler, medyaya poz verirler, kendi partisinin üyelerine gülücük saçarlar, onun dışında da kimsenin derdine derman olmazlar.
Eğer bir dahaki dönemde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gibi milletvekillerini kendi üyelerinin belirlemesi için sandığı ortaya koymazsa, 2019 sonrasında sokaklarda milletvekillerini görmemiz hayal olur.
Bu nedenle Ankara'daki siyasi parti liderleri, kendi partisinin üyesine değer veriyorsa, Siyasi Partiler Kanunu'nu değiştirmeli. Milletvekili adayları Ankara'da belirlenmemeli. Alanyalı kendisini yönetecek aday adayları arasından oy vereceği isimleri liste yapıp, milletvekili seçilmelerinin önünü açmalı.
Üye kendi milletvekili adayını belirlemiyorsa, ne üyenin milletvekiline güveni kalır, ne de milletvekilinin tabana sevgisi.