Ziraat Bankası Girişimci Şube Müdürü Arif İ.'nin döviz bürolarından ve bankada hesabı bulunan müşterilerden topladığı paralarla kaybolması Alanya'da büyük infial yarattı. Vurgun olayı Türkiye genelinde ses getirirken, kamuoyunda da sermaye düşmanlığı ortaya çıktı. Kimi vatandaşların sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlara bakılırsa banka müdürü haklı, parası giden müşteriler haksız. Sermaye düşmanlığı yüzünden müdürün vurgunu meşrulaştırılıyor nerdeyse. Yapmayın bu kadar.  
Adam devletin bankasında müdür, yani para yatırmak için, yatırım yapmak için en çok güvenebiliriz diye düşündüğümüz bankada müdür ve o adam bin türlü oyun yaparak insanları dolandırıp kaçmaya kalkıyor. Yok, dövizcilerden para almış, ucuza döviz satmaya kalkmış falan diye birçok söylenti çıktı. Resmi olarak hiçbir şey açıklanmadığı için hepsi şu an için tabi ki iddia ama az çok bilinenler, söylenenler bu yönde. 
Şimdi ben olaya biraz farklı bir pencereden bakmak istiyorum. Baktığınızda Arif İ. devletin bankasında özellikle yatırımcılar, iş insanları, sermaye sahiplerinin rahatlıkla işlemler yapabilmesi, büyük meblağlı paraların döndüğü yatırım şubesinde müdür ve orası kısacası yatırımcılara, iş adamlarına girişimcilere hitap eden bir şube. 
Elbette parası olan, yatırım yapan iş adamları bu şubeye para yatıracak, kredi çekecek, para alıp verecek. Dövizciler, bu şubeden döviz alıp satacak. 
Bu insanlar iş yapan, bu ülkenin ekonomisinde rol alanlar aslında bakıldığı zaman. Dövizcilere kızıyoruz ya hani, ‘oh olmuş, biz burada dövizler düşsün diye konuşurken onlar ucuz dövizin peşine mi düşmüş? Oh iyi yapmış’ diyenlerimiz var ya hani. Aklıma takıldı hiç düşündünüz mü bu kızdığınız adamların işi ne? Adı üstünde dövizci, bu adamın işi döviz alıp satmak, para kazanmak için zaten bu işi yapıyor yani ekstradan yaptığı bir iş yok. Adamlar tabi ki de iş yaparken kime gidecek o dövizi alıp satmak için hangi bankaya güvenecek? Devletin bankası dururken başka bankaya mı gideceklerdi? Yani işini burada kötüye kullanan kim oluyor? Devletin parasını zimmetine geçirmeye çalışan banka müdürü mü yoksa zaten işi döviz alıp satmak olan dövizciler mi? 
Bu insanlar devletin bankasına ve müdürüne güvenmişler hesap açmışlar, ticaret yapmışlar. Kimsenin parası kimseyi ilgilendirmez. Ortada bir dolandıran ve dolandırılanlar var. Olayın farklı mecralara çekilerek mağdurların haksız yere eleştirilerek itham edilmesi çok yakışıksız şeyler. Devletin polisi savcısı görevini en iyi şekilde yapıyor. Cezayı hukuk versin, siz farklı şekilde vermeye kalkmayın.
******
Öte yandan bir konuya daha değinmek istiyorum. Geçen hafta yazmıştım, Mahmutlar otobüslerinde herkes balık istifi şeklinde yolculuk yapıyor, sıcaklardan bunalıyoruz diye, gerçekten biz sadece sıcaklardan ve otobüslerin küçüklüğünden yakınıyoruz ama işin farklı bir boyutu daha var. İnsanlara nasıl davranıldığı… Özellikle turistlere nasıl davranıldığı çok önemli… Hani banka müdürü sermaye sahiplerini dolandırdı diye oh çeken arkadaşlar var ya, Alanya’nın en önemli geliri turizmi değil mi? Turiste kötü davranan insanları neden hiç eleştirmiyorlar acaba? Konaklı otobüslerinde Rus turistlere kötü muamele yapıldığında neden hiç tepki vermiyorlar? Turistler gelmediğinde, ‘turist yok, para yok, hepimiz zor durumdayız’ diye herkes tepki veriyordu. Ne çabuk unutuldu bunlar?