Küçücük bir beylikten koca bir cihan imparatorluğuna bizi taşıyan neydi? Adaletle hükmetmek, zulme karşı koymaktı. İstediğiniz kadar silahınız topunuz tüfeğiniz olsun adaletle hükmetmediğiniz sürece tebanızı ancak zulümle bir arada tutabilirsiniz. Yükselme dönemi Osmanlı İmparatorluğu fütühatlarla doludur. Ancak bu fütühatların önemli bir bölümü silahla değildir. Kalplerin fethiyledir. Toplasanız kaç meydan muharebesi yaparak Avrupa fethedilmiştir? Zaten zalim idarecilerin baskısı altında bunalan Avrupa’daki halk Osmanlının adaletine gönlünü kolayca açtı.
Çok severek izlediğim bir filmdir ‘’ÇAĞRI’’. İslamiyet’in doğuşunu anlatır. Mekke fethedilmek üzereyken Ebu Sufyan’ın evinde eşi Hind ile bir diyalog geçer. Hind kabullenmek istemez gerçeği ve Mekke’nin erkeklerinin savunmaları gerektiğinden söz eder. İşte orada Ebu Süfyan’ın sözü vardır:’’ Muhammed (sav) kalplere hükmediyor, bu mutlak bir zaferdir.’’ İşte o peygamber diyor ki: ’’Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’’.
Defalarca yazdım söyledim. Bu FETÖ ihanet çetesi masum askerimizi, Ergenekon, Balyoz, Casusluk Davası adları altında kumpas davalarla içeriye attı. Nice ocaklar söndü. Üzerlerine atılı itibar bozucu suçlama nedeniyle intihar edenler oldu. Bazılarının çocukları utançlarından okullarına gidemediler. Bunların bazıları da mesai arkadaşlarım. Resmen devlet eliyle o dönem zulme uğradılar. Allah zulme uğrayanlara duada öncelik tanırmış. İlahi adalet tecelli etti. O dönemde ben de toplumun birçok eli kalem tutanı da resmen yalvardık. Olmadı devleti eline geçiren yapı halkın sözlerine duvar oldu. Olan devlete oldu. Bugün geldiğimiz noktada muharip gemilerimizi yüzdüremez, uçaklarımızı uçuramaz hale geldik. Devlet trilyonlarca lira tazminat ödemek zorunda kaldı. Allah sebep olanları perişan etsin.
Bugün de ‘’ne yapalım canım kurunun yanında yaş da yanacak’’ deniyor. Olmaz olmaz olmaz. Devletin görevi kuru ile yaşı ayırmaktır. Onun için devlettir. Her şeyi özelleştirebilirsiniz ama adaleti özelleştiremezsiniz. Bu kadar mühim bir alan. Böyle zamanlarda olsa olsa adaletin biraz gecikmesi hoş görülebilir. Ama yaşın yanması devletin kullanacağı bir dil olamaz.
Size daha korkuncunu söyleyeyim mi ? Vatanseverliğinden zerre şüphe duymadığım, zaten de hakkında dava ve soruşturma açılmamış bir mağdur bana avukat bulamadığını söyledi. Ondan başka sırf gözaltına alınıp bırakanların bile selam verenlerinin azaldığını duyuyorum. Toplumu bu olan bir devletten de fazla adalet beklemek iyimserlik değil mi ?
Peki derdin ne kardeşim ? Derdim şu: Ülkem adil yönetilsin. Milletin gözü önünde terör örgütüne kaynak sağlayanlar fink atarken, masumlara haysiyet cellatlığı yapılmasın. Tuz kokmasın. Ne yapalım peki ? Mesela şunu beklerdim: Bir yiğit savcı çıksın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nı tutuklasın diyeceğimi sandınız değil mi ? Yok yok tutuklamasın. Bari ifadesini almak üzere davet etsin. Dışarda bir tane bile suçlu kalmasın, içerde bir tane bile masum kalmasın. Çok şey istiyorum değil mi ? Ben de vazgeçtim zaten. Herkes ne yaparsa yapsın.
- - - - -