Bir karış toprak vermeyiz, Ecdadımın mirasıdır

Abone Ol

Ayasofya muhteşem mimarisiyle göz dolduran bir tarihi yapı mı? Doğu Roma döneminden kalan bir kilise mi? Cennet Mekân Fatih Sultan Mehmet Han'ın bizlere emanet ettiği kutsal bir cami mi? yoksa her birini içinde barındıran bir müze midir?
Tabiki herkesin kendince bir fikri var olmaktadır.

Ayasofya, dünya mimarlık tarihinden bu yana ayakta kalmayı başarabilmiş, görkemi, ihtişâmı, büyüklüğü ve işleselliği yönünden mimari sanat dünyası açısından çok önemli bir yerdedir. Doğu Roma İmparatorluğu'nun İstanbul'da inşa etmiş olduğu en büyük kilisedir. Aynı yerde üç kez inşa edilmiştir. 5. yy'dan sonra şimdi ki ismi Ayasofya'ya kavuşmuş ilk yapıldığında Megale Ekklesia(Büyük Kilise) olarak adlandırılmıştır. Ayasofya kutsal bilgelik anlamı taşımaktadır. Doğu Roma İmparatorluğu'nun başta olduğu süre boyunca başkentin en büyük kilisesi olmuş ve katedral işlevi görmüştür.
Fatih Sultan Mehmet Han tarafından 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından alınmasından sonra Sultan Mehmet Han tarafından camiye dönüştürülmüştür.

İslam dünyasını sembolize eden levhaların sırrını biliyor muydunuz?
"Ayasofya’ya, İstanbul’un fethi ile birlikte camiye dönüştürülmesinden sonra bir İslam mabedi atmosferi yaratmak için pek çok İslami motif eklenmiş. Bunların en önemlisi ise elbette Ayasofya’nın kubbesine yazılan “Allah, göklerin ve yerin nurudur” ayeti. Hz. Muhammed ile birlikte 4 halifenin isimlerinin yazıldığı levhalar ise İslam mabedi yaratılmasında büyük rol oynuyor. Öyle ki; bir dönem müzeye çevrilmek istenen Ayasofya’dan levhalar çıkarılmak istense de bu istek gerçekleştirilememiş. Çünkü levhaların kapılardan geçmesine imkan yokmuş. Kapılardan büyük olan levhaların, bu kadar büyük olmasının gerçek sebebi ise zaten buymuş!"

Ayasofya birçok defa restore edildi. 1930 ile 1935 yılları arasındaki restorasyon çalışmaları nedeniyle halka kapatılan Ayasofya Bakanlar Kurulu'nun 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı
kararıyla müzeye çevrilmiştir.

İsrailin Kudüs ve Mescidi Aksa çıkışına karşı bir çıkışta olabilir.
Yani Hıristiyan alemine Kudüs konusunda yanımızda olursunuz, ya da Ayasofya cami olur en doğal da hakkımızdır denmiş olabilir.
Siyasette ne düşünülür bilemeyiz tabiki sadece tahmin etmekle yetinmekteyiz.

Acizâne fikrim Ayasofya bizimdir. Ve ibadete açılmalı.
Dolayısıyla sahiplenmek de bizlere düşer.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın akabinde yaptığı açıklamada "İstanbul'un fethinin 567'inci yıl dönümü nedeniyle Ayasofya'da fetih süresinin okunup dualar edilecek." demişti.

Sayın Erdoğan'ın çıkışı müslüman Türk insanını heyecanlandırıp mutlu ederken ünlü şair Necip Fazıl Kısakürek'in Ayasofya Hitabesi yeniden okunmaya başlayıp gündem oldu.

Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in 1965 yılında Milli Türk Talebe Birliği'ndeki (MTTB) Ayasofya Hitabesi, sosyal medyada kırıp geçti her yanı.

İşte Necip Fazıl Kısakürek'in o derin, mânâlı sözleri:

Ayasofya açılmalıdır. Türk'ün bahtıyla beraber açılmalıdır.

Ayasofya'yı kapalı tutmak, Yunanlıya "ben yapamıyorum; sen gel de kendi hesabına aç!" demekten farksızdır.

Ayasofya'yı kapalı tutmak, Birleşmiş Milletler'den Afrikalı yamyam devletlerine kadar aleyhimize rey verdirip kendileri müstenkif geçinen Batılılara "artık benim hayat hakkım kalmadı!" demektir.

Ayasofya'yı kapalı tutmak, bu toprağın üstündeki 30 milyon ve altındaki 30 milyar Türk'ün semâları tutuşturan lanetine hedef olmaktır.

Ayasofya'yı kapalı tutmak, Allah'a sövmeye, Kur'ana tükürmeye, Türk tarihini kubura atmaya, Türk iffetini kirletmeye, Türk vatanını satmaya denk bir suçtur.

Gençler! Bugün mü, yarın mı, bilemem!

Fakat Ayasofya açılacak!.. Türk'ün bu vatanda kalıp kalmayacağından şüphesi olanlar, Ayasofya'nın da açılıp açılmayacağından şüphe edebilirler.

Ayasofya açılacak... Hem de öylesine açılacak ki, kaybedilen bütün mânalar, zincire vurulmuş masumlar gibi onun içinden fırlayacak!.. Öylesine açılacak ki, bu millete iyilik ve kötülük etmişlerin dosyaları da onun mahzenlerinde ele geçecek...

Ayasofya açılacak!... Bütün değer ölçülerini, tarih hükümlerini, dünyalar arası mahsup sırlarını, her iş ve herşey hakkındaki gerçek miyarları çerçeveleyici bir kitap gibi açılacak...

Allah tarafından mühürlenmiş kalplerin mühürlediği Ayasofya, onların aynı şekilde mühürlemeğe yeltenip de hiçbir şey yapamadığı, günden güne kabaran akınını durduramadığı ve çığlaştığı günü dehşetle kolladığı mukaddesatçı Türk gençliğinin kalbi gibi açılacak...

Ayasofya'yı, artık önüne geçilmez bu sel açacak...

Bekleyin gençler!.. Biraz daha rahmet yağsın... Sel yakındır.

Ayasofya nerede mi? İstanbul'un Fatih ilçesindedir.

Ayasofya'yı okuyun okudukça anlayacak anladıkça sevecek sevdikçe sahiplenecek, sahiplendikçe benimseyeceksiniz.


AYASOFYA

Ayasofya kılıç hakkı
Ecdadımın mirasıdır
Farklı gözle bakma farklı
Ecdadmın mirasıdır

Hasret kaldık ibadete
Ermek için hidayete
Fırsat vermen ihanete
Ecdadımın mirasıdır

Bırak konuşsun Avrupa
Amerika Antartika
Etmeyiniz laga luga
Ecdadımın mirasıdır

Biz Türk'üz burak vermeyiz
Can verir bayrak vermeyiz
Bir karış toprak vermeyiz
Ecdadımın mirasıdır

Gülizarım özümdür o
Verdiğim ilk sözümdür o
Yalan mıdır bizimdir o
Ecdadımın mirasıdır

Selâmetle Eyvallâh