Ben olsam Hüsnü Akçalıoğlu’nu “tek geçerdim”…

Abone Ol
Onlarca seçim görmüş geçirmiş, pek çok olayın tam ortasında bulunmuş bir gazeteci olarak, özellikle genel seçimlerden önceki “üç-beş aylık süreci” çok severim…
Bu süreç içerisinde partilerinden özellikle de “iktidar partisinden” aday adaylıklarını açıklayanlardan bazıları beni çok keyiflendiren, “bıyık altından gülmeme” neden olan manzaralar sergilerler, “çok eğlendirici” olurlar yani…
Belki inanmayacaksınız ama, bir genel seçim öncesinde, iktidar partisinden aday adaylığını açıklayan birisi, “Konyalı olduğunu ispat etmek” için, Musalla Mezarlığı’ndaki dedesinin mezarı başında basın açıklaması yapmıştı, hiç unutmam…
Kafa kağıdının “doğum yeri” hanesinde “Konya” yazıyor olması, “valla da billa da gonyalım” diye yeminler atması yetmemiş, “biz dededen de gonyalıyz” demek istemişti yani…
“Gonyalıyım” demesi yetmemişti çünkü, her ne kadar kafa kağıdında “Konya” yazıyor olsa da, “çocuk yaşlarda” memleketten ayrılmış ve “milletin vekili olmak hevesine” kapılıma yaşına gelinceye kadar memleketle “en ufak bir ilgisi-alakası” olmamıştı…
İşte bu gibi “aday adaylarının”, milletin vekili olma hevesiyle “yıllardan beri kopuk” oldukları memleketlerine dönüp, “valla billa buralıyım” diye açıklama yapmaları hep eğlendirmiştir beni…
Şahsım olarak, hangi partiden olursa olsun, “bu tür adaylara karşıyım”, bu bir…
Misal, Alanya’nın derdini, sıkıntısını, sorunlarını, hüzünlerini, sevinçlerini, “yeni açılan yollarını” bilmeyen, Nüfus Müdürlüğü’nden alacağı “ikametgah” belgesinde “Alanya” yazmayan, memleketten “uzun süre kopmuş” olan isimler bana hiç “cazip” gelmiyor doğrusu…
Alanya’da yaşayan, Alanya’nın havasını soluyup, suyunu içen, derdiyle dertlenen, sevinciyle sevinen ve bu memleketi “temsil etme kabiliyetini” taşıyan adam mı yok bu memlekette…
Elbette var…
Misal, bunlardan birisi Ak Parti’den aday adaylığını açıklayan Hüsnü Akçalıoğlu…
Kendisiyle “muhabbet” edip, tanıştığım için biliyorum…
Her şeyden önce son derece “beyefendi, mütevazi ve tam bir halk adamı” yapısı var…
Seçilip, ”kapağı Ankara’ya attıktan” sonra “arkasına bile dönüp bakmayan”, seçildiği yere yeni seçim dönemine kadar “ayak bile basmayan” ne vekiller gördüm, tanıdım…
İşte bu anlamda Hüsnü Akçalıoğlu kesinlikle ve kesinlikle “Alanya’dan kopmayacak”, hatta ve hatta Ankara’dan daha çok Alanya’da bulunacak, Alanya’nın sorunları için deyim yerindeyse, “kelle koltukta” mücadele edecek bir isim…
“Gelecek seçimlerde kapağı tekrar Ankara’ya atmak” adına, hem nalına hem mıhına vuracak tiplerden hiç değil…
Kendini “siyasi anlamda” oldukça iyi yetiştirmiş, partisinin açtığı Siyaset Akademisi kurslarından dört tanesine katılarak başarılı olmuş, Alanya’daki kursu birincilikle bitirmiş, bu başarısı da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından verilen belge ile “tescil edilmiş” bir isim…
Alanya’nın siyaset arenasında uzun yıllardan beri yer alan, bir dönem meclis üyeliği yapan ve görevi sırasında “mazeret üreten değil, sorun çözen siyasetçi” olmayı başarmış bir isim…
Hem davasına hem de partisine “sadık”, pek çok siyasetçi gibi “kıvırarak ve karnından” değil, ağzından konuşan, ne söylediğini bilen, söylediği her şeyin altına “herif gibi” imzasını atabilen bir isim…
İki üniversite bitirmiş, eğitimli, işinde başarılı, iyi bir işi ve ailesi olan, uzun yıllar siyasetin içinde olmasına rağmen kesinlikle ve kesinlikle “en küçük bir şaibesi” bile olmayan, “namuslu, dürüst” bir isim…
Ve Alanya’da yaşayan, Alanya’da para kazanan, kazandığı parayı Alanya’da harcayan, Alanya esnafının sıkıntılarını bilen, Alanya adına “önemli projeleri” olan, genç, gelecek vaat eden, çalışmaktan, mücadele etmekten yorulmayan, “pırıl pırıl” bir isim…
Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün şimdi…
Yukarıda profilini çizmeye çalıştığım Hüsnü Akçalıoğlu’nun “Alanya’yı temsilen” vekil olması hakkı mı değil mi?..
Bence hakkı, hem de sonuna kadar…
Alanya’nın “bağrında yetişmiş” böyle “gerçekten kaliteli” isimler varken, sadece kafa kağıdının “doğum yeri” hanesinde “Alanya” yazıyor diye, uzun yıllardan beri “Alanya ile ilgisi-alakası” olmayan isimleri tercih etmenin mantığını bir türlü anlayabilmiş değilim…
Kimse de anlatamaz zaten, bunun “doğru bir mantığı” yok çünkü…
Ak Parti listeleriyle ilgili son noktayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan mı, yoksa Başbakan Ahmet Davutoğlu mu koyacak bilemiyorum ama, bu yetki ben de olsaydı Hüsnü Akçalıoğlu’nu Alanya adına “tek geçerdim” ve işi bitirirdim…
Bu kadar açık ve net…
Çünkü…
Adım gibi biliyorum ki, kişiliği, duruşu, yeteneği, kültürü, bilgisi, görgüsü, dürüstlüğü, çalışkanlığı, şaibesiz oluşu, beyefendiliği ve daha sayamadığım pek çok “olumlu özelliği” ile Hüsnü Akçalıoğlu kendisini tercih edenleri “asla yanıltmayacaktır”…