Başı kesilik tavuk

Abone Ol
2000 yılında Alanya’da güzel şeyler olmaya başlamıştı. İlk defa Türkiye’de bir şehir, gelişiminin çizgilerini bir üniversite ile belirlemeye başladı. Alanya Belediyesi ile Yıldız Teknik Üniversitesi arasında bir protokol imzalandı. Buna ALTİD ve ALTSO da katıldı. Zor ve meşakkatli bir yoldu. Zaman zaman dağılma, vazgeçme noktalarına gelindi. Ama şehir adına muhteşem sonuçlar ortaya çıkmaya başladı. Ortaya Alanya Gelişim Projesi ana başlığı altında belki yüze yakın proje çıktı. Hatırlar mısınız Pejo (peugeot) minibüsleri ve onlarla dolu dolmuş durağını? Peki Atatürk Anıtı'nın karşısında havuzlu parkın yanındaki 85 santim yüksekliğindeki kaldırı mı? 20 metrekarelik bol sinekli lokantaları da bilir misiniz? Her yağmurda göl olan şehri unuttunuz mu? 2000 yılında Alanya’da sinema yoktu bilir misiniz?
Bir plan ve sıra dahilinde hızla bu işler bütçeler izin verdiği ölçüde yapıldı. Doğru yapılan da oldu yanlış yapılan da. Eksikler elbetteki oldu. Ama bunu halk benimsedi. Neden mi? İşte en önemli nokta burası. Proje kurulurken izlenen yöntemdir, işin sırrı. Bir gün bir davetiye çıkarıldı şehrin ak sakallılarına. Tüm oda başkanları, tüm aktif dernekler, vakıflar, konusunda uzman kişiler, devletin temsilcileri ALTSO’da toplandı. Konularının yakınlığına göre ayrı ayrı masalara alınarak gruplandırıldı. İlk oturumda şehri sorunları, yanlışlıklar ve eksıklikler ile çözüm önerileri kayda geçirildi. İkinci oturumda GZFT denilen şehrin güçlü yönleri, zayıf yönleri, fırsatlar, tehditler belirlendi. Sonrasında üniversite ve belediyenin süzgecinden tasnife alınarak sistematize edildi. Raporlar çıktı. Şimdilerde stratejistlerin SWOT dedikleri analizler yapıldı. İşte bu temel metinden projeler dünyaya geldi. Baştan sona kadar halk ve sivil toplum olayın içinde olduğundan daha sonra can acıtıcı da olsa alınacak tedbirlere kimse ses çıkarmadı. Şu anda Alanya’da lokanta açmak isteyen bir kişi bulaşık makinasını alacak, mutfağa klimasını takacak, hijyen sorumlusu belirleyecek. Eğer o dönemde Hüseyin Değirmenci gibi yürekli oda başkanları olmasaydı bu acı reçeteler yazılabilir miydi? Bunlar olmasa ne olurdu ki sorusunun cevabını daha sonraki bir yazımızda vereceğiz.
Aradan 16 sene geçmiş. Alanya’da derin kapkara bir kriz yaşanıyor. Turizm can çekişiyor, esnaf bitik. Bırakın çözüm aramayı istişare mekanizmaları bile çalışmıyor. Sanki hiç kriz yokmuş gibi davranılıyor. Alanya’nın önünü açacak yeni bir şehrin stratejik planı hazırlamanın zamanı geldi de geçiyor bile. Hiç bir işe yaramasa bile sivil toplumu, halkı harekete geçirir bir moral olur.
Peki bunu kim yapacak? Bu iş sadece belediye yatırımları ile ilgili sanılmasın. İşin çok önemli merkezi idare boyutu da var. O yüzden bu işi Menderes Türel mi yoksa Adem Murat Yücel mi yapacak? Benim bir fikrim var elbet ama bunun şu anda bir önemi yok. Birisi insiyatif alıp yapsın. Üstelik artık AHEP, ALKÜ  gibi üniversitelerimiz var. Şu an Alanya başı kesilik tavuk gibi bence ne yaptığını bilmiyor. 
Hoşçakalın...

- - - - -