Siyaset

Aykut Kaya'dan çarpıcı yoksulluk yorumu

CHP Antalya Milletvekili Aykut Kaya, "Yoksulluk, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorundur. Artan kira, enerji ve gıda fiyatları altında ezilen haneler, eğitime bütçe ayıramaz hale gelmiştir. Barınmaya ve beslenmeye yetemeyen haneler, eğitime nasıl bütçe ayırsın ki?" dedi

Abone Ol

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Antalya Milletekili Aykut Kaya, eğitimde yaşanan sorunlara dikkat çekmek amacı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) bir basın toplantısı düzenledi. Kaya yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Ülkemizin geleceğini doğrudan etkileyen en önemli meselelerden biri olan eğitim sistemimizdeki sorunlara dikkat çekmek üzere karşınızdayım. Maalesef, Türkiye'de eğitimde yaşanan sıkıntılar, her geçen gün daha da derinleşiyor ve toplumumuzun geniş kesimlerini olumsuz etkiliyor. Milli Eğitim Bakanı son 5 yılda hak kazandığı halde üniversiteye kayıt yaptırmayan öğrenci sayısının 518.549 kişi olduğunu açıklamıştı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın son verilerine göreyse son 6 yılda ortaokulu bitiren ama liseye kayıt yaptırmayan 1 milyon 298 bin öğrenci olduğunu öğrendik. Eğitimden feragat eden bu gençlerimiz, ülkemizin geleceği için büyük bir kayıp. Peki, neden bu kadar çok öğrenci eğitimden uzaklaşmayı tercih ediyor? 
"YOKSULLUK TOPLUMSAL BİR SORUNDUR"
Bunun ana sebebi, ülkemizdeki hanelerin artan yaşam maliyetleriyle baş edememesidir. Yoksulluk, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorundur. Artan kira, enerji ve gıda fiyatları altında ezilen haneler, eğitime bütçe ayıramaz hale gelmiştir. Barınmaya ve beslenmeye yetemeyen haneler, eğitime nasıl bütçe ayırsın ki? Eğitimin bir lüks değil, temel bir insan hakkı olduğu gerçeğini herkesin bildiğini, ancak gelinen noktada, birçok aile için çocuklarını eğitmenin, artık karşılayamayacakları bir yük haline geldi. İktidarın yanlış eğitim ve ekonomi politikaları ülkemizi öyle bir duruma getirdi ki eğitim hakkına erişim parası olan için de olmayan için de zorlaştı. Bakın, Eylül 2021’den Eylül 2024’e üniversite eğitim fiyatları ortalama yüzde 626,7 arttı. Ancak iş sadece eğitim kurumlarının fiyatlarıyla sınırlı değil elbette. Diyelim ki gençlerimiz kendilerinin ve ailelerinin maddi sınırlarını zorlayıp üniversite eğitimine başlamaya ya da devam etmeye karar verdi. Bu gençlerimizi ilgilendiren birkaç harcama grubu için son 3 yılda yaşanan fiyat artışlarını sizinle paylaşmak istiyorum. TÜİK’e göre ortalama kira 5,8 katına, BETAM verilerine göre ülke genelindeki kiralık konut ilanlarının ortalama m2 fiyatı 8,9 katına, kitap ve kırtasiye fiyatları 4,5 katına, gıda fiyatları ortalamada 4,9 katına, demiryolu ya da otobüs ile şehir içi ulaşım fiyatları 5,7 katına, dışarıda yenen yemeğin ortalama fiyatı 6,3 katına çıkmış. 

KREDİ VE BURS MİKTARLARI ACİLEN ARTTIRILMALI
Peki, aynı dönemde bir lisans öğrencisine verilen KYK kredi ve burs tutarı ne kadar artmış? 650 TL’den 2000 TL’ye, yani sadece 3,1 katına çıkmış. Bu sayılar, zaten yetersiz olan kredi ve burs miktarının son üç yılda ciddi bir satın alma gücü kaybı yaşadığını gösteriyor bize. Ne yapacak peki bu öğrenciler? Aç olduğu için dersleri takip etmekte zorlanan ilkokul, ortaokul çağındaki çocuklarımız gibi ya açlık karşısında sessiz kalacaklar ya da dersi falan bırakın şimdi deyip, ekmek parası peşinde koşacak, yarı zamanlı işlerde çalışmak durumunda kalacaklar.” ifadelerini kullandı.
EĞİTİM SADECE BİREYİN DEĞİL, BİR MİLLETİN KALKINMA ARACIDIR
Eğitim sadece bireyin değil, bir milletin de kalkınma aracı oldu. Ancak, bu temel hakka erişimde yaşanan adaletsizlik, gençlerimizin eğitimden vazgeçmesine neden oluyor. Türkiye’de her geçen gün daha fazla genç, eğitim olanaklarından yoksun bırakılıyor. Bu durum, yalnızca bugünümüzü değil, yarınımızı da tehdit etmektedir. Eğitim sistemimiz bu baskılar altında ezilirken, bizler nasıl ileriye gidebiliriz? Hepinizin malumu olduğu üzere bir teknolojik dönüşüm sürecinden geçiyoruz. Büyük ekonomiler biyoteknoloji, dijital teknoloji gibi alanlarda yarışa girmiş durumdalar. Bu yarışta ülkeleri öne çıkaracak en büyük güç ise insan kaynağıdır. Oysa TÜİK’in iki hafta önce yayımladığı yükseköğretim beyin göçü istatistikleri eğitimle ilgili daha karmaşık sorunlarımız olduğunu anlatıyor bize. Saydığım tüm kısıtlara rağmen ülkemizin üniversitelerinde eğitim almış, nitelikli, başarılı gençlerimiz var ama onların da kendi ülkelerinde çalışmak yerine yurt dışına göç etmeyi tercih ettiğini gösteriyor TÜİK verileri. Bir başka deyişle, ciddi bir nitelikli beyin göçü sorunumuz var diyor açık şekilde. Milyonlarca lira yatırım yaparak eğitim verdiğimiz gençlerimiz, ülkemizde geleceği göremedikleri için başka ülkelerde iş bulma arayışına giriyor. Moleküler biyoloji ve genetik mezunlarımızın yüzde 17,9’u, elektronik mühendisliği mezunlarımızın yüzde 9,1’i, bilgisayar mühendislerimizin yüzde 8,4’ü, yazılım mühendislerimizin yüzde 7,8’i yurt dışına göçmüş geçen sene. Bu göçenlerin alanlarındaki en başarılı mezunlarımız arasında olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Peki, neden? Çünkü burada sunulan iş fırsatları ve yaşam koşulları, gençlerimizi tatmin etmiyor. Onlara geleceğe dair umut sunabilsek bu ülkeyi, bu ekonomiyi dönüştürecek olan yeteneklerimizi ABD’ye, Almanya’ya, Birleşik Krallık’a kaptırıyoruz. Yurt dışına göç eden gençlerimiz sadece daha yüksek maaşlar ve daha iyi iş imkanları aramıyor. Aynı zamanda, bilimsel özgürlük, adalet ve güvenli bir gelecek istiyorlar. Bu gençler, potansiyellerini en iyi şekilde kullanmak istiyorlar. Ancak ne yazık ki ülkemiz, bu gençleri burada tutacak koşulları onlara sunamıyor. Ülkemizin en parlak beyinleri, farklı ülkelerde başarılı işlere imza atarken, biz burada nitelikli insan kaynağımızı kaybediyoruz.

"GENÇLERİMİZE SAHİP ÇIKMALIYIZ"
Bir yandan eğitimden uzaklaşan gençlerimiz, diğer yandan ülkeden uzaklaşan nitelikli beyinlerimiz… Bu iki büyük sorun, ülkemizin geleceğini tehdit etmektedir. Türkiye’nin refahı, ancak eğitim sistemindeki bu yapısal sorunları çözerek sağlanabilir. Eğer bu sorunları görmezden gelmeye devam edersek, ülkemizin kalkınma hayalini gerçekleştirmesi mümkün olmayacaktır. Öncelikle, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak zorundayız. Eğitim, herkesin erişebileceği bir hak olmalıdır, bir ayrıcalık değil. Devlet olarak, ailelerin çocuklarını okula göndermesini teşvik edecek, ekonomik destek programlarını hızla devreye sokmalıyız. Ayrıca, eğitimden vazgeçen gençlerimizin sayısını azaltmak ve onları tekrar okulla buluşturmak, sosyal politikalarımızın merkezinde yer almalıdır. İkincisi, nitelikli gençlerimizi ülkede tutacak bir iş ve yaşam ortamı sağlamak zorundayız. Beyin göçünü durdurmak için gençlerimize sadece iyi maaşlar değil, güvenli bir gelecek ve bilimsel özgürlük de sunmalıyız. Gençlerimiz burada mutlu ve başarılı olmalı, başka ülkelerde değil. Sonuç olarak, eğitim sistemimizdeki bu iki büyük soruna acilen çözüm bulmalıyız. Eğer gençlerimize iyi bir eğitim veremezsek, onları ülkede tutamazsak, ülkemizin geleceğini kaybederiz. Türkiye, bu gençlerin, kendi gençlerinin yeteneklerinden mahrum kalmayı göze alamaz. Hep birlikte, bu sorunların üstesinden gelmek için çalışmalıyız." -Antalya Milletvekili Aykut Kaya Basın Bülteni