Aralıklı beslenme (intermittent fasting); ezbere dayalı genel beslenme önerilerinin aksine, ara öğünlerden, atıştırmalardan kaçınmayı, öğün sayısını azaltmayı, acıkmadan yememeyi tavsiye eden yeni bir beslenme akımıdır. Dünya genelinde en çok araştırılan bir beslenme akımına dönüşmeden iki yıl önce biz bu konudaki deneysel araştırmalarımızı nitelikli uluslararası bildiri ve makaleler olarak yayınladık. Bu konuda, öğrencilere ve halka açık çok sayıda konferans verdik.
Güncel bilimsel araştırmalar gösteriyor ki; sık yemek, insülin ve leptin direncine yol açıyor. Glikoz toleransını bozuyor. Bunun anlamı, kan şekeri düzeyimizi ayarlama mekanizmamız bozuluyor. Kan şekerimiz giderek yükseliyor. Sık yemenin yanı sıra, büyük porsiyonlarla beslenmek, aşırı işlenmiş ve doğal halinden uzaklaşmış gıdalara öncelik vermek, glisemik indeksi yani kan şekerini yükseltme hızı fazla olan gıdaların sürekli olarak tercih edilmesi kan şekeri düzeylerinin daha hızlı bozulmasına yol açıyor. Bütün bunların sonucunda yetişkin tip diye bilinen tip 2 şeker hastalığı giderek yaygınlaşıyor. O kadar yaygın hale geliyor ki korkunç biçimde, çocukluk yaşında bile tip 2 diyabet görülmeye başlıyor. Diyabeti oluşturan insülin ve leptin direnci zemininde başka birçok ciddi ve ölümcül hastalık da gelişebiliyor. Kalp-damar hastalıkları, yüksek tansiyon, inmeler, infertilite yani çocuk sahibi olamama, aşırı fazla kiloların ve yağ dokunun sonucu olan obezite, hormonal sistemin bozulması sonucu hormon hastalıkları ve birçok kanser türünün görülme sıklığının artışının altındaki en önemli önlenebilir faktör yanlış beslenmedir. Doğru bir beslenme düzeni ve yaşam tarzı ile ölümcül bu hastalıkların hepsinden önemli ölçüde korunmak mümkün olabilir.
Aralıklı beslenme veya aralıklı açlık olarak ifade edebileceğimiz beslenme düzenini daha sürdürülebilir hale getirmek için sabah iyi bir kahvaltı, akşam mümkün olduğu ölçüde erken akşam yemeği öneriyoruz. Ara atıştırmalıkları ve fazla öğünleri kaldırmak gerekiyor. Bu bahsettiklerimiz büyük ölçüde oruca benziyor. Gündüz yemek düzenini doğru oturtmak ve bu sayede acıkmaya da fırsat vererek metabolizmanın depolama ve depodan kullanma yolaklarının mükemmel çalışma düzenini korumak gerekiyor. Tamamlayıcı önemli bir unsur olarak da kalori kısıtlaması karşımıza çıkıyor. Bizim yaptığımız deneysel araştırmalara göre vardığımız sonuca göre, katı olmayan, sadece yenilen miktarı yani porsiyonu kontrol altına almayı amaçlayan, ılımlı miktarda diyebileceğimiz %20 civarında bir kalori kısıtlaması yeterli olacaktır. Porsiyondaki beş köftenin dörde düşürülmesi gibi değerlendireceğimiz bu ılımlı kısıtlama çok büyük faydalar vermekte ve aralıklı açlık düzenini tamamlayan bir unsur olmaktadır. Bu kadarcık bir kalori kısıtlaması sayesinde sağlığımızı korurken beslenmede eksiklik oluşturabilecek bir durum da ortaya çıkmamaktadır.
Daha net ifadesiyle bilimsel araştırmalarımızın sonucu; tam doymadan sofradan kalkmayı içeren bir beslenme biçimini önermektedir. Tamamen aç kalmak, yetersiz beslenmek, besin eksikliklerine bağlı hastalıklar gibi durumlar bu beslenme modelimizde yer almamaktadır. Kısaca; ‘Acıkmadan yememek, tam doymadan sofradan kalkmak’ uygun öğün sıklığının ve kalori kısıtlamasının formülü olarak ifade edilebilir. Bütün bunları dönemsel değil sürekli olarak uygulamalıyız. S.S. International Publishing isimli yayınevi tarafından 2023 yılında yayınlanan; ’70 Adımda Sağlıklı Beslenme’ kitabım bütün bu sağlıklı beslenme prensiplerini adım adım ve pratik şekilde bilgilerinize sunuyor. Bu kitapta bütün bunları yapabilmek için gerekli bilgileri kısa ve öz biçimde bulacaksınız.