Akdeniz’de hemen her gün kaydedilen büyük depremler, 9 Ağustos günü üst üste meydana geldi. Girit, Akdeniz ve Antalya açıklarında yaşanan bu depremler, birçok noktadan hissedildi. Uzmanlar, levha sınırlarının deprem riski açısından kritik olduğunu belirtti. Antalya kıyıları her ne kadar bu tür uyarılarla sık anılmasa da, bölgede deprem tehlikesi endişeleri artırdı. 9 Ağustos'ta gün boyunca 15’in üzerinde deprem kaydedildi. Deniz altındaki fayların kırılmasının tsunami tehlikesi yaratabileceği uyarısı, bölgenin deprem geçmişiyle birlikte ciddi bir tehdit oluşturduğunu gösterdi.
Türkiye’nin birçok bölgesi gibi, Antalya da deprem riski taşıyor. Gazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Özmen, Antalya ve Akdeniz’in deprem tarihine değindi. Bölgenin geçmişte yıkıcı depremlerle sarsıldığını hatırlatan Özmen, Akdeniz’de çok sayıda aktif fay bulunduğunu belirtti. Antalya Körfezi, Fethiye-Burdur Fay Zonu ve Helenik-Kıbrıs Yayı gibi fay hatlarının bulunduğu bölgede, tarihsel olarak 1459, 1743 ve 1851 yıllarında önemli depremler yaşandı. Aletsel dönemde ise 1911, 1914, 1926, 1927 ve 1957 yıllarında önemli depremler meydana geldi. Bu depremlerin en büyüklerinden biri, 24 ve 25 Nisan 1957’de Fethiye’de yaşanan 6.5 ve 6.7 büyüklüğündeki sarsıntılardı.
Uzmanlar, Antalya ve çevresi için tsunami riskine de dikkat çekiyor. Prof. Dr. Murat Utkucu, Girit Adası çevresinde meydana gelebilecek depremlerin, Antalya ve çevresini tsunamilerle etkileyebileceğini belirtti. Girit Adası’nın Antalya’ya uzaklığının, yer hareketlerinin etkisini sınırlayabileceğini, ancak tsunamilerin kıyı şeridini tehdit edebileceğini vurguladı. Özellikle Fethiye ve Kaş gibi bölgelerin bu tehlikeye daha açık olduğu ifade edildi. Ayrıca, 365 yılında meydana gelen ve büyüklüğü 8.3 olan deprem ve tsunami, Antalya dahil birçok bölgeyi etkiledi.
Son olarak, bölgede artan deprem aktivitesi, büyük bir depremin habercisi olarak değerlendiriliyor. Helen Yayı olarak bilinen ve Afrika levhasının Ege Denizi altına daldığı bölgenin, 8.0 ve üzeri büyüklükte depremler üretme potansiyeline sahip olduğu belirtildi. Doç. Dr. Bülent Özmen, bu depremlerin aynı zamanda tsunamileri tetikleyebileceğini ve bölgedeki risklerin ciddiyetle izlenmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, olası büyük depremler ve tsunamilerin yaratacağı hasarı en aza indirmek için risk azaltma çalışmalarının önemine dikkat çekildi. -Haber Merkezi