Akdeniz ve Beydağları'nın buluştuğu 7 kilometrelik plajının ardında, çok sayıda tarihi yerleşim ve eser yer alıyor. Bölgedeki 20 yıl süren yüzey araştırmaları, Trebenna, Kelbessos, Neapolis, Typalia, Onobara ve Kitanaura gibi antik kentlerin izlerini gün yüzüne çıkardı. Ancak bu tarihi kalıntılar, henüz yeterli koruma altına alınmadığı için define avcılarının tehdidi altında.

Neapolis
Neapolis, Doyran'ın kuzeyindeki Kel Dağ'ın zirvesinde yer alan ve 1996 yılında Prof. Dr. Nevzat Çevik ve ekibi tarafından keşfedilen bir antik kenttir. Üç tarafı uçurumlarla çevrili bu sarp yerleşim, dar bir patika ile ulaşılan nekropolüyle bilinir. Artemis ve Dionysos tapınaklarının yanı sıra, bazilika planlı bir kilise, hamam ve konut kalıntıları da kentin dikkat çeken yapıları arasındadır.

Trebenna
Geyikbayırı ve Çağlarca arasında, Sivridağ’ın kuzeyinde yer alan Trebenna, Pamfilya Ovası ve Antalya Körfezi'ne hakim bir noktada, 680 metre yükseklikte bulunmaktadır. Likya, Pamfilya ve Pisidia bölgelerinin kesişim noktasında yer alan bu antik kent, kaya mezarları, lahitler, imparator tapınağı, iki kilise ve agora gibi kalıntılarıyla ünlüdür.

Kelbessos
Antalya'nın Saklıkent yolu üzerindeki Ağırtaş mevkiinde konumlanan Kelbessos, Helenistik dönemden itibaren askeri bir üs olarak kullanılmıştır. Principia adı verilen garnizon binası ve "Falluslu Yapı" olarak bilinen yapısıyla dikkat çeken bu yerleşim, aynı zamanda lahitleriyle de tanınmaktadır. Ancak definecilerin yoğun yağmalamalarına maruz kalan Kelbessos, bu yüzden zarar görmüştür.

Onobara
Gökdere Vadisi’nde bulunan Onobara, defineciler tarafından tahrip edilmiş bir başka antik kenttir. Luvice'deki adı "Anavvaura" olan bu yerleşim, Trebenna’ya saldıracak düşmanlara karşı inşa edilmiş bir ön karakol olarak düşünülmektedir. Kentteki Roma dönemi yapıları, Bizans devrinde farklı binalarda devşirme malzeme olarak kullanılmıştır.

Typallia
Çitdibi köyü yakınlarında yer alan Typallia antik kenti, bir garnizon yerleşimi olarak bilinir. Lahitler, hamam, konutlar ve tarım teraslarıyla dikkat çeken bu yerleşim, Likya bölgesinin en küçük hamamına ev sahipliği yapmasıyla öne çıkar.

Kartınpınar ve Palamutdüzü
Neapolis'i besleyen bir tarım ve hayvancılık yerleşimi olan Kartınpınar, dört tepecik üzerinde konumlanmış olup, nekropol alanlarına da sahiptir. Palamutdüzü ise Aşağıkaraman’ın güneyinde, iki tepenin arasındaki bir düzlükte yer alır. Zeytinyağı işlikleri ve armut biçimli sarnıçlarıyla bilinen bu antik yerleşim, günümüzde yoğun bitki örtüsünün altında kalmış olsa da definecilerin hedefi olmuştur.

Konyaaltı'nın, sadece doğası ve plajlarıyla değil, barındırdığı bu zengin tarihi geçmişle de önemli bir kültürel hazine olduğu bir kez daha gözler önüne seriliyor.   -Haber Merkezi

Kaynak: Haber Merkezi