Sevgili ebeveynler, çocuklar sebepsiz yere ağlamaz, hele ki okul öncesi dönemde, hiç…
“Ağlayan çocuğu zorla okula göndermek, ebeveyn-çocuk bağına zarar verir.”
Çocukların ağlamasının en temel sebebi kendini güvende hissetmemesidir. Dolayısıyla çocukların küçük yaşlardan itibaren sağlıklı ve güvenli bir ortamda büyümesi gelişimleri için büyük önem taşımaktadır. Çocuğun okula ilk alışma sürecine geçiş dönemi diyebiliriz. Bu geçiş döneminde, çocuğun okula güvenli bir şekilde alışabilmesinde hem ailesine hem de okula çok büyük görev düşmektedir. Ebeveynlerin çocukta oluşan kaygıyı gidermesi gerekmektedir. Kaygı duyan çocuğu bir şeye zorlamak, ebeveyniyle kurduğu güvenli bağa zarar verir…
Çocuğun evden uzaklaştığı, yanında aileden birinin olmadığı ilk yer anaokulu olacaktır. Ebeveynler çocuklarını okula bırakırken zorlamamalı, çocukla bunun nedenlerini konuşarak ve onun “çocukça” diye adlandırılan sözlerini ciddiye alarak problemi çözmelidir. Çocuğun okula zorla bırakılmış olmasından sonra ağlamayı bitirip oyun oynamaya dalmaları, okula alıştıkları anlamına gelmemektedir. Bu davranış çocuğun ebeveynini beklerken kendi kendini oyalama davranışıdır…
Okula başlamak hem çocuk için hem de ebeveyn için aşılması gereken bir durumdur. Çocuğun girmiş olduğu bu yeni ortamda, öğretmen ve diğer çocuklar onun için yabancıdır. Yetişkinler, çocuğun kaygılarını anlamalıdır. Güven duygusu hissetmeyen bir çocuğun okula alışacağını düşünmek yanılgıdır. Bazı anneler okula daha çabuk alışması için çocuğu öğretmene teslim edip ortadan kaybolurlar. Fakat bu durum çocuğunun yaşadığı güvensizlik duygusunu tetikleyebilir.
Alışma sürecinde anne bir süre çocuğun yanında bulunmalıdır ki çocuk öğretmenine güvenle alışabilsin…Okula alışma sürecinin tamamlanmasıyla birlikte çocuk grup içerisinde birey olmaya, dolayısıyla sosyalleşmeye başlayacaktır. Bu süreçle birlikte çocuğun öğrenme süreci de daha etkin hale gelecektir. Algılarının çok açık olduğu bu dönemde çocuk her türlü uyaranın yardımıyla tam öğrenmeyi gerçekleştirecektir.
Öğretmen çocuğa karşı ne kadar sakin ve şefkatli yaklaşırsa çocukta o kadar çok kendini güven içinde hissedecektir. Öğretmenler asla çocuğu anneden koparmaya, zorla sınıfa götürmeye ve ağlatarak alıştıracak yöntemlere başvurmamalıdır. Bu davranışlara maruz kalan çocuklarda eğitime karşı içsel bir tepki oluşur. Birçok eğitici, bırakıldığında ağlayan çocukların bir süre sonra sustuğunu görür ve “Nasılsa ağlaya ağlaya alışacak” diye büyük bir yanılgıya düşerler. Fakat çocuğun ağlamayı bırakıp oynamaya başlaması, “oyun” değil bir “oyalanma” davranışıdır. Çocuk bu davranışı annesini beklerken duygularını bastırmak için gerçekleştirir fakat erken yaştaki çocuğun duygularını bastırmak durumunda kalması onun gelişimi açısından da doğru bulunmamaktadır. Unutmayalım ki, her çocuk aynı değildir…